sigortalılık öncesi doğum borçlanması yargıtay kararı
Site De Rencontre En Suisse Gratuit. Hukuk Forumları Bireysel İş Hukuku - Toplu İş Hukuku - Sosyal Güvenlik Hukuku - İnsan Kaynakları Sosyal Güvenlik Hukuku hukuk sitesi çoğu alanı kamuya açık ve okunabilir özelliktedir. Bu nedenle mevzuat Kanun, Yönetmelik, Tüzük,Yargıtay kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Danıştay içtihatları vb örnek davalar ve mahmeke kararları ile hukuk forum bölümün büyük kısmı ücretsiz ve herkes tarafından okunabilir olarak tasarlanmıştır. Ancak ister hukukçu Hakim, Savcı, Avukat, Akademisyen, Adliye Personeli, ister hukuka ilgi duyan vatandaş olun siz de bu kaliteli ve seçkin hukuki topluluğun üyesi olmak, haber ve bildirimlerden, hukuki etkinliklerden yararlanmak, hukuk forumları ve hukuksal tartışmalara katılmak için KAYIT OL linkinden üyelik işlemlerini kendiniz yapabilirsiniz. Siteye Facebook hesabı ile üye olabileceğiniz gibi form doldurmak suretiyle de üye olabilirsiniz. Site kurallarımızı kabul edip, ilgili formu doldurduktan sonra tarafınıza gelen onay e-postasını doğrulayarak sisteme kayıt işlemini tamamlamış olacaksınız. Hukukçular için önemli bilgi Hukukçu iseniz; Normal üyelik işlemlerini müteakiben, sitenin sadece hukukçuların yararlanabileceği Hukukçulara Özel Forum alanına üyelik başvurusu için gerekli şartlar konusunu okuyarak bu bölüme de müracaat edebilirsiniz. Bu bölüm kamuya ve diğer üyelere kapalı gizli olduğu gibi, sözleşme ve dava dilekçe örnekleri sadece hukukçulara mahsus bölüm üyelerince paylaşılabilmektedir. Hukuk Forum ve Sitenin teknik açıdan kullanımı hakkındaki ipuçları için Sık Sorulan Sorular SSS linkini inceleyebilirsiniz. Cevap SSK başlamadan önce doğum yapanlar için DOĞUM BORÇLANMASI Anlaşılan tebliğ vaadedildiği gibi çıkmadı. Şimdi bu saatten sonra nasıl bir yol izlememiz lazım, nereye başvuracağız , avukat tutmamız gerekir mi , kendi başımıza yapabilir miyiz? Hukuki NET Güncel Haber 29-09-2010 182234 Nedir? Cevap SSK başlamadan önce doğum yapanlar için DOĞUM BORÇLANMASI Malesef 16 eylülde yayınlanan 2010/106 sayılı genelgeye göre sigortalı başlangıcı öncesindeki doğum yazılan söylenenin tersine bir genelge çıkardı sigorta İl Müdürlüğüne borçlanma için başvuru yapılması gerekiyor olumsuz cevap geldikten sonra iş mahkemesine dava açılıyor bana olumsuz cevap geldi dava nüfus cüzdanı Sgk dan gelen borçlanma yapamazsınız yazısıyla Avukat tutmadan kendiniz de dava açabilirsiniz. Cevap SSK başlamadan önce doğum yapanlar için DOĞUM BORÇLANMASI Dava dilekçesi örneği bulabileceğimiz biryer var mı , nasıl birşey yazmamız gerekiyor? Cevap SSK başlamadan önce doğum yapanlar için DOĞUM BORÇLANMASI dava açmak için avukat ile görüştük, bize elimizde örnek karar yoksa kaybedebileceğimizi söyledi.. daha sonra bir başkası yargıtay'da devam den davalar olduğunu, beklememizi önerdi.. ssk başlamadan önce doğum yapanlar için son durum nedir, herhangi bir gelişme var mı.._ Cevap SSK başlamadan önce doğum yapanlar için DOĞUM BORÇLANMASI 1994 Yılına Kadar 3 Doğumum var, 1997'de Sigorta Başlangıcım Oldu. Doğum Borçlanması Yapabilirmiyim. Eğer Yapılabilmesi İçin Ne Gibi Bir Yol İzlememiz Gerekiyor. Şimdiden Teşekkürler. Bu sayfada bulunan kavramlar doğum borçlanması mahkeme kararları, ssk oncesi dogum borclanmasi ciktimi, doğumdan önce sigortası olmayanlarda borçlanma yapabilecek, sigortadan önce doğum yapanlar, ssk öncesi doğum borçlanması çıktımı, sskda öncesi doğum borçlanması ikinci torba yasası kanununda 2015in yok mu, dogum oncesi borclanma 2015 ciktimi, ssk başlamadan önce doğum yapanlar için doğum borçlanmasi, 2015 yasada sugortali olmadan onceki dogumlar borcla ilirmi, doğum borçlanması yargıtay kararı, işe girmeden önce doğum yapanlar, torba yasada ise girmeden dogan cocuk sayilacakmi, http 2016 ssk oncesi dogum borclanmasi, ssk öncesi doğum borçlanması varmı, doğum borçlanması dava sonuçları, sgkisebazlAmadan once cedogan cocuk borclanmasi varmi, dogum borçlanması, doğum öncesi ssk sı olmayan borçlanabilecekmi, sskdanoncedogancocuksaydirilacakmi, sigortalılık öncesi doğum borçlanması yargıtay kararı, ssk öncesi doğum borçlanması var mı, sigortadan önce doğum yapan kadına borçlanma hakkı, doğum borçlanması anayasa mahkemesi, ssk öncesi dogum borçlanması onaylandımı Forum Benzer Konular Yanıt 1 Son İleti 20-12-2017, 032110 Yanıt 1 Son İleti 01-09-2010, 165329 Doğum izninde işten çıkartılma ve doğum parası Saygıdeğer Avukat arkadaşlar, Özel bir şirkette 6 ayı geçkin bir süre boyunca çalışmaktaydım. Geçtiğimiz haftalarda tarihinde hamile... Yazan Nilgün_x Forum Sosyal Güvenlik Hukuku Yanıt 6 Son İleti 06-11-2009, 192217 Yanıt 6 Son İleti 28-11-2007, 232959 Doğum yapan sigortalı bayanın eşinin doğum izni Merhaba ; doğum yapan sigortalının eşine ücretli izin verilmesi ile ilgili 4857 sayılı yasada bir açıklama bu tarz bir uygulama var mı... Yazan esrakara82 Forum Sosyal Güvenlik Hukuku Yanıt 1 Son İleti 16-06-2006, 173154 Yetkileriniz ™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor? Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır. ♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir? olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server sanal sunucu, Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management içerik yönetimi büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır. Hangi Diller kullanılıyor? Anadil 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir. Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir? 👨💻 Feyz Pazarbaşı [İstanbul] vd. Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor? Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak Re'sen yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları dosyası. ‼️ İtirazi kayıt çekince hususları nelerdir? Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz. 📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir? ☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur. This work is licensed under a Creative Commons Attribution International License. Hukuki NET Türkiye Turkey Türkiye
Doğum borçlanması, memuriyetten önceki doğumların borçlanılması emeklilik yaşını öne çeker mi? Borçlanma, başkaca bir tabirle Sosyal Güvenlik Kurumundan hizmet satın alma, çalışanların en çok merak ettiği konuların başında gelmektedir. Biz bu yazımızda memuriyetten önce doğum yapan kadınların memur olduktan sonra doğum borçlanması yapıp yapamayacağı ve memuriyetten önceki doğumların borçlanılması durumunda emeklilik yaşının öne çekilip çekilemeyeceği sorularına cevap arayacağız. Doğum Borçlanması Nedir? Doğum borçlanması kısaca sigortalı kadının doğum nedeniyle çalışamadığı sürelerin bir miktarını borçlanmak suretiyle hizmetinden saydırması olarak tanımlanabilir. Doğum borçlanmasının nasıl yapılacağı ile ilgili yazımızı okumak için tıklayın… Kimler Doğum Borçlanması Yapabilir? Doğum borçlanması askerlik borçlanmasından farklı olarak memuriyet öncesi doğumları kısmen kapsarken kısmen de kapsamamaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki 2013/11 sayılı SGK Genelgesinde ifade edildiği üzere doğum borçlanmasının yapılabilmesi için doğumdan önce kısa veya uzun vadeli sigorta kollarında sigortalılık şartı aranılacaktır. Yani; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a, b veya c bendi kapsamında doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalının borçlanma işleminin yapılabilmesi için doğumdan önce; -a bendi kapsamında tescil edilmiş ve adına kısa veya uzun vadeli sigorta kollarına tabi prim bildirilmiş/tahakkuk etmiş olması, -b bendi kapsamında prim ödemesine bakılmaksızın tescil edilmiş/tahakkuk etmiş olması, -c bendi kapsamında tescil edilmiş olması, gerekmektedir. Peki bu ifadeler ne anlama geliyor? Konumuz memurların doğum borçlanması olduğu için konu özelinde konuşacak olursak; memuriyetten sonra meydana gelen doğumların borçlanılması her zaman mümkün olmakla birlikte memuriyet öncesi doğumların borçlanılması ancak doğumdan önce sigortalılık süresinin olmasına bağlıdır. Örnek verecek olursak tarihinde memuriyete başlamış 5434 sayılı Kanuna tabi bir iştirakçinin tarihinde doğum yapmış olduğunu kabul edersek bu memurun söz konusu doğumuyla ilgili olarak borçlanma yapabilmesi tarihinden önce sigortalılığının olup olmadığına bağlıdır. Eğer kişinin bu tarihten önce 4/a veya 4/b’li olarak bir süre sigortalılığı mevcutsa veya yine doğum yaptığı tarihten önce olmak kaydıyla kısa vadeli sigorta kollarına prim yatırılacak şekilde çıraklık dönemi varsa, bu kişinin memuriyet öncesi doğumunu borçlanması mümkün olacaktır. Fakat doğum yaptığı tarihten önce herhangi bir sigortalılığı bulunmuyorsa o halde doğum borçlanması yapılamayacaktır. Doğum Borçlanmasının Yapılabilmesi İçin Diğer Hususlar Neler? 2008 yılı Ekim ayı ile 10/9/2014 tarihleri arasında yapılan müracaatlarda kadın sigortalılar ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonrası için en fazla iki defaya mahsus olmak üzere borçlandırılmaktaydılar. Fakat 6552 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte artık borçlanılabilecek doğum sayısı üçe çıkartılmıştır. Her doğum içinse doğum tarihinden itibaren geçen en fazla iki yıllık süreler borçlanılabilmektedir. Fakat borçlanacak kişinin bu sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmaması gerekmekte ve yine borçlanmanın yapılabilmesi için borçlanılacak dönemde çocukların yaşıyor olması gerekmektedir. Eğer çocuk doğumdan bir süre sonra ölmüşse borçlanma iki yıl süre için değil çocuğun ölüm tarihine kadar olan süre için yapılabilecektir. İkiz, üçüz gibi doğumlarda esasen tek doğum olduğundan dolayı yine doğumdan itibaren iki yıllık süre için borçlanmak mümkün olacaktır. Yoksa çoğul doğumlarda her çocuk için iki yıl şeklinde borçlanma söz konusu değildir. Doğum Borçlanması Emeklilik Yaşını Öne Çeker Mi? Bilindiği üzere emeklilik yaşı sigortalının işe başladığı tarihe ödenen prim gününe göre değişiklik gösterebilmektedir. 5434 sayılı Kanunun 39. Maddesinin b bendine göre “25 fiili hizmet yılını dolduran iştirakçilerden kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını dolduranlar istekleri üzerine” emekli olabilmektedirler. Yine 5510 sayılı Kanunun “Emeklilik Yaşına İlişkin Bazı Geçiş Hükümleri” başlıklı maddesi Geçici Madde 9 şu şekildedir. “4 üncü maddenin birinci fıkrasının c bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar.” Yani 08/09/1999 tarihi ile 30/04/2008 tarihleri arasında memuriyete başlayanların emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 iken her ikisinin de 25 tam yıl yani 9000 gün sigorta primi ödemiş olması gerekmektedir. 30/04/2008 tarihinden sonra memur olanların emeklilik yaşı ise 25 yıl ve 9000 gün prim süresini doldurma tarihine göre değişecektir. 01/05/2008 tarihi itibariyle memuriyete başlayanlardan 31/12/2035 tarihine kadar 9000 gün prim süresini dolduranlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşında emekli olabilecekken 9000 gün prim süresi 01/01/2036-31/12/2037 tarihleri arasında doldurulacaksa her iki yıl için emeklilik yaşı bir yıl artacaktır. Örneğin 01/01/2036 ile 31/12/2037 tarihleri arasında 9000 gün primi dolduracaklar kadın ise 59, erkek ise 61 yaşında emekli olacaktır. Bu şekilde kademeli olarak artan emeklilik yaşı erkekler için 01/01/2044 tarihinden, kadınlar içinde 01/01/2048 tarihinden itibaren 65 yaşa sabitlenecektir. Emeklilik yaşı açısından en şanslı sayılabilecek grup elbette ki 08/09/1999 tarihinden önce sigortalılığı olanlardır. Bu kişiler içinde yaş ve prim günü şartları bulunsa da yukarıda bahsettiğimiz çalışanlara göre daha düşük süreler ve prim günleri ile emekli olunabilmektedir. 08/09/1999 tarihinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçi olarak hizmet süresi bulunanlardan memur kadınlar 20, erkekler ise 25 hizmet yıllarını tamamlamaları ve kademeli geçiş sürecinde tabi oldukları yaşları doldurmaları halinde emekli olabilmektedirler. Kademeli geçiş sürecinde tabi olunan yaşlar ise 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun da Geçici Madde 205, Anayasa Mahkemesi İptal Kararı Sonrası 4759 Sayılı Kanun ile değişerek sayılmıştır. Söz konusu madde de görüleceği üzere kadınlar için 38 yaş, erkekler için 43 yaştan başlayarak kademeli olarak artan emeklilik yaşı kadınlar için 55, erkekler için 58 yaşına kadar çıkabilmektedir. Tavsiye Yazı 08/09/1999 tarihinden önce iştirakçi olan memurlar için kademeli emeklilik yaş grupları listesi için tıklayın… Memuriyetten önceki doğumların borçlanılması emeklilik yaşını öne çeker mi? sorumuza dönecek olursak; Eğer 08/09/1999 tarihinden önce sigortalılık var ve bu tarihten de önce memuriyete girilmişse kademelendirilmiş yaş grubuna dahil olunacaktır. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi doğum borçlanması yapma hakkı bulunan kadın memurlar borçlanma süresince sigortalılık tarihini öne çekebilmekte ve böylece de kademelendirilmiş emeklilik yaşından faydalanabilmektedirler. Yine 08/09/1999 tarihinden önce sigortalılığı olanlar 23/05/2002 tarihine kadar memuriyete girmişlerse bu kişilerde doğum borçlanması hakkından yararlanabiliyorsa borçlanma sürelerini hizmetten saydırıp emeklilik yaşlarını erkene çekebileceklerdir. 08/09/1999 tarihinden önce sigortalılığı olmayanların ise doğum borçlanması yapmak suretiyle kademelendirilmiş emeklilik yaşlarından faydalanması mümkün görülmemektedir. Not Burada yapılan değerlendirmeler sadece bilgi amaçlı olup, herhangi bir olumsuzluğa sebebiyet vermemek adına, borçlanma yapılmadan önce SGK’dan bilgi alınması ve alınan bilgi doğrultusunda hareket edilmesi en doğru karar olacaktır. Ufuk ŞAHİN Memurlar İçin Emekli İkramiyesi ile Emekli Maaşı Hesaplama Robotu İçin Tıklayınız… Sosyal Medya hesaplarımızı takip ederek personel mevzuatı ile ilgili paylaşımlarımızdan anında haberdar olabilirsiniz…
Sigorta öncesi doğum borçlanması ile erken emeklilik - 0737 Güncelleme - 1040 Kadın sigortalılar doğum borçlanmasını, sadece sigortalı çalışmaya başladıktan sonra doğan çocukları için yapabiliyorlar. Erkek sigortalıların ise sigortalı çalışmaya başlamadan önceki ve sonraki askerlik süreleri için borçlanma hakkı bulunuyor. Kadın ve erkek çalışanlar arasındaki bu ayrımın ortadan kaldırılması için harekete geçildi. Kadınlara, sigortalı bir işte çalışmaya başlamadan önce doğan çocukları için doğum borçlanması hakkı verilmesine yönelik nihayet adım atılıyor. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberi 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 2008 yılından itibaren kadın çalışanlara doğum borçlanması hakkı sağlandı. İlk başta 4/1-a SSK ve 4/1-b BAĞ-KUR statüsünde çalışan kadınlara 2 çocuk için tanınan doğum borçlanması hakkının kapsamı daha sonra genişletildi. 4/1-c Emekli Sandığı statüsünde çalışan kadınlar da kapsama alındı ve doğum borçlanması yapılabilecek çocuk sayısı 3’e çıkartıldı. Mevcut kanuna göre, doğum borçlanması, sigortalı çalışmaya başladıktan sonra doğan çocuğun yaşaması koşulu ile doğumdan sonra boşta geçen sürelerin iki yıla kadar kısmı için yapılabiliyor. Boşta geçen süreden kasıt, kadın sigortalının doğum izni, ücretsiz izin veya çalışmayı bırakma gibi sebepler ile doğum sonrası herhangi bir işte çalışmaması, sigorta primlerinin ödenmemesidir. Sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocuklar ile ilgili tek istisna, staj sigortası ile normal sigorta arasındaki sürede doğum yapan kadınlara uygulanıyor. Öğrenciliğinde staj dolayısıyla kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olan kadınlar, uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışmaya başlayıncaya kadar doğan çocukları için doğum borçlanması yapabiliyorlar. Kadın çalışanlar, doğum borçlanması hakkı getirildiğinden beri sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocukları için de borçlanma hakkı verilmesini istiyorlar. Gerekçe olarak da askerlik borçlanmasını gösteriyorlar. Erkek çalışanlar, sigortalı çalışmaya başlamadan önceki askerlik süreleri için de borçlanma yapabiliyorlar. ASKERLİK BORÇLANMASI İLE EŞİTLİK SAĞLANACAK AK Parti’li milletvekilleri, yüz binlerce kadının beklediği sigorta öncesi doğum borçlanması konusundaki talepleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e ilettiler. Bilgin de bu konuda yasal düzenleme yapılacağını ifade etti. 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Sisteminin Sürdürülebilirliği Özel İhtisas Komisyonu raporunda da sigorta öncesi doğan çocuklar için doğum borçlanması önerilerek, bunun kadınların sosyal güvenlik sistemine girişlerini özendireceği vurgulandı. ERKEN EMEKLİLİK SAĞLAYACAK Staj sigortasına dayanarak yapılanlar dışındaki doğum borçlanmaları sadece eksik prim günlerini tamamlamaya imkân sağlıyor. Yaşı doldurduğu halde prim günü eksiği olanların emeklilik tarihlerinin gecikmesini önlüyor. Sigorta öncesi doğan çocuklar için doğum borçlanması hakkı geldiğinde ise sigorta başlangıç tarihi, borçlanma yapılan süre kadar öne çekilecek. Sigorta başlangıç tarihinin öne çekilmesi, özellikle çalışma hayatına 2000 ve öncesinde başlayanların emeklilik yaşını da öne çekecek ve erken emeklilik fırsatı sağlayacak. Örneğin, ilk defa sigortalı çalışmaya 1 Ocak 2000 tarihinde başlayan 4/1-a statüsündeki kadın, 1995 yılında doğan çocuğu için doğum borçlanması yaptığında emeklilik yaşını 58’den 55’e düşürebilecek. ÜÇ ÇOCUK İÇİN 2’ŞER YILA KADAR BORÇLANMA Doğum borçlanması, 3 çocuk için 2’şer yıla kadar boşta geçen süreler için yapılabiliyor. Tüm sürenin borçlanılması zorunlu değil. 2022 yılının ilk yarısında uygulanan asgari ücret üzerinden borçlanma yapıldığında, bir günlük borçlanma için TL prim ödeniyor. Bir çocuk için 2 yıllık borçlanma yapan annenin ise 38 bin 430 lira prim ödemesi gerekir.
Doğum Borçlanması Mahkeme Kararı Doğum Borçlanmasında Mahkeme Kararı Aşağıdadır Yargıtay Dairesi Esas 2009/8312 Karar 2010/2516 nolu karar YARGITAY Dairesi Esas 2009/8312 Karar 2010/2516 Karar Tarihi Doğum borçlanması isteminin kabulü ve yaşlılık aylığı bağlanması istemi – ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının yaptığı doğumlar için borçlanabilecek olması ÖZET Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir. 5510 S. K. m. 41, 108 2925 S. K. m. 39 2926 S. K. Ek m. 3 1479 S. K. Ek m. 9 506 S. K. m. 60 5754 S. K. m. 67 YHGK. T. 2006/10-367 E. 2006/386 K. Dava Dava, davacının iki çocuğundan dolayı, 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, düzenlemenin yürürlüğünden önceki vakıalara uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Karar Uyuşmazlık, öncelikle 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi ile hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı noktalarında toplanmaktadır. 5510 sayılı Kanunun, başlıklı, 41/1-a maddesinde; Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri,… kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32′si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır…> hükmü düzenlenmiştir. Kural olarak her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların geriye yürümemeleridir. Ancak sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Zira maddi hukukun her zaman, hayatın değişen sosyal akışı içinde gelişen tüm olayları ve ayrıntıları kurallaştırma gücüne sahip olmadığını da dikkate alıp, çıkarlar dengesi ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinmelerini karşılamakla yükümlü bulunan yargı organları, sigortalıların lehine hükümler içeren düzenlemelerin yürürlüğe girdiği durumlarda, kanun koyucunun amacını da göz önünde bulundurarak, söze oranla öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca varmalıdır. Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, Ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılacak sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bir hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu… görüşlerine yer verilmiştir. Bu yaklaşım, cinsiyeti sebebiyle sosyal güvenlik şemsiyesinde farklı muamele görmesi gereken ve başta yaşlılık aylığı olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik hakları yönünden de bu şekilde değerlendirilen kadınlar için karşı cinsle eşitliği sağlayıcı bir bakış açısı getirecektir. Böylelikle, prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Hukuk Genel Kurulunun gün ve 10-367/386 sayılı kararında da vurgulandığı üzere sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti tanımı içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal güvenlik, insanlığın en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenliğin varoluş koşulu, diğer bir ifadeyle, olmazsa olmazıdır. Önemli olan yön, sosyal güvenlik kavramına, işlevsel olarak temel bir insanlık hakkı görünümü yaratmaktır. Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir. Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir. Mahkemece, anılan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır. Sonuç Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, günü oybirliği ile karar verildi. Yerel Mahkeme ilamı SAMSUN 2. İŞ MAHKEMESİ ESAS NO 2008/546 KARAR NO 2009/86 Taraflar arasındaki davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili duruşmalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 03/03/1987 ile 21/03/1988 tarihleri arasında iki kez doğum yaptığını ve çocuklarında halen sağ olduğunu, 5510 sayılı yasada, doğum yapan sigortalılara doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre için borçlanma imkanı verildiğini, borçlanma yapılabilmesi için doğum sırasında aktif sigortalı olma parti olmadığını, resmi olarak kuruma bildirilmiş sigorta başlangıç süresinden önceki tarihlere ilişkin, 5510 sayılı yasa gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapılabileceği ve böyle bir borçlanmanın yapılabilmesi durumunda sigorta başlangıç süresinin resmi olarak kuruma bildirilmiş başlangıç süresinden, borçlanılan süre kadar geriye gideceği düzenlenmiş olduğunu ve bu sebeple, müvekkilinin 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı kanun 41/1-a maddesi gereğince davalı kuruma borçlanma talebinde bulunduklarını ve taleplerinin haksız olarak red ettiklerini söyleyerek, müvekkilinin, 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı yasanın 41/1-a maddesi gereğince doğuma dayalı olarak borçlanma yapılmasına ve borçlanma neticesinde hak sahibi olacağı hizmetleri dikkate alınarak, dava tarihinden itibaren, yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; doğuma dayalı olarak borçlanma yapma hakkı ilk kez 5510 sayılı kanunla getirildiğini, mülga sosyal güvenlik kanunlarında böyle bir hakka yer verilmediğini, kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihle, yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır, kanun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olaylara uygulanmaz. Bu nedenle, tarihinden önceki süreler için SSK’lı sigortalı kadının doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi borçlanması söz konusu olmayacağını ve ayrıca hükmünü amir olduğunu söyleyerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dosya içine celp edilen ve ibraz edilen davacıya ait, SSK kayıtları, hizmet listesi nüfus aile kayıt tablosu, 5510 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamındaki borçlanma talebi ile kurum cevabı yazılan incelenmiştir. Tüm dosyanın incelenmesinden, taraflar arasındaki ihtilafın, yürürlük tarihi öncesindeki doğumlarda da, 5510 sayılı kanunun 41/1-a maddesindeki doğuma dayalı borçlanma imkanının kabulü gerekip gerekmediği meselesidir. Hukukumuzda ve Sosyal Güvenlik ilkelerine göre sigortalı lehine olan hükümlerin uygulanması kabul edilmekte ise de, geçmişe yönelik ve isteğe bağlı borçlanma olarak, mülga 2925 sayılı kanun 39., 2926 sayılı kanunun ek md 3., 1479 sayılı kanun ek md 9 ile 506 sayılı SSK’nın 60/son maddelerinde, sadece askerlik, askeri öğrencilik ve istisnaen geçici sürelerle ev kadını belirli yaş altındakilere sağlanmış iken, 17/04/2008 tarihli 5754 sayılı kanun 67. maddesi ile, 5510 sayılı kanun, 108. maddesince, ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi de düzenlenen, 41/1-a fıkra maddesinde, fazladan doğum yapan sigortalılara da doğum tarihinden sonraki iki yılık süre için borçlanma imkanı sağlanarak sigortalı lehine kanuni düzenlemede bulunulmuştur. Ancak söz konusu kanuni düzenleme ile açıkça önceki vakalara ve geçmişe yönelik uygulama belirtilmediği gibi, aynı süre için farklı düzenleme olmayıp açıkça Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiş kanuna göre, hak ve külfetlerin düzenlenmesi söz konusudur. İptal edilerek külfeti kaldırılmış değil, yeniden düzenlenmiş borçlanmaya ilişkin hükmünde, geriye yönelik olaylara uygulanmaması gerektiği ve bu sebeple açılan davanın reddi gerektiği, kanaat ve kararı varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM Yukarıda yazılı gerekçelerle 1- Davanın reddine. 2- Peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 1, maktu ret karar harcın, davacıdan alınarak hazine irat kaydına. 3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına. 4- Duruşmada kendisini vekille temsil etmesi sebebiyle yürürlükteki asgari ücret tarifesince takdir edilen, 575,00TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, yasal yollar açık olmak üzere karar verildi. Usulen okunup açıklandı. Not Karar Kaynaktan direk alınmamış olup bilumum kaynaklarda aşağıdaki kaynak belirtilmektedir. KAYNAK Av. Nurten ÇETİNKAYA – Av. Fevzi Cem ŞENOCAK Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları doğum borçlanması mahkeme kararları
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas No 2011/10-311 Karar No 2011/322 Tarih DOĞUM BORÇLANMASI KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ ZORUNLU SİGORTALILIK ÖZET Dava, doğum borçlanması talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. İlk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir. DAVA Taraflar arasındaki “doğum borçlanması talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali” davasında yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen gün ve 2009/606 E., 2009/523 K. sayılı kararın incelenmesinin tarafların vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin gün ve 2009/17858 E., 2010/4907 K. sayılı ilamı ile; … 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükümün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davalı Kurumun temyizine gelince; Uyuşmazlık, öncelikle 5510 Sayılı Kanunun 41/1-a maddesiyle hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca doğuma dayalı borçlanma olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı ve sigortalılık başlangıç tarihinden önceki doğumlar sebebiyle bu hakkın kullanılıp kullanılamayacağı noktalarında toplanmaktadır. 5510 Sayılı Kanunun, “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı, 41/1-a maddesinde; “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, ... kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır...” hükmü düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 Sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmaması da gözetildiğinde, 5510 Sayılı Kanundan önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Mahkemenin buna dair kabulünde bir isabetsizlik yoktur. Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise, Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir. Ancak, 5510 Sayılı Kanunun 41/1. a düzenlemesinde, “a” bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin 2. kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/ kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, gerekli sayılmalıdır. Somut olayda, ilk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… , Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten önce yapmış olduğu iki doğum sonrası ikişer yıllık süreyi 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca borçlanma talebinin Kurumca, doğum tarihlerinden önce çalışmaya başlamaması sebebiyle reddedildiğini, Kanunda yer almayan bu şartın Kurum genelgeleri ile getirilemeyeceğini, kanun koyucu aksini amaçlasa idi anılan madde metnine “sigortalı çalışmaya başladığı tarihten sonraki” şeklinde bir ibare konulabileceğini, maddenin amacının doğum sebebiyle çalışılmadan geçirilen sürelerin sosyal güvenlik açısından değerlendirilmesi olduğunu beyanla davacının doğum borçlanması talebinin reddine yönelik Kurum işleminin iptali ile doğum borçlanma tutarının talep tarihine göre belirlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin hizmet akdiyle çalışırken doğum sebebiyle işten ayrılan veya çalışamayan sigortalılar için çalışılmadan geçirilen sürelerin borçlanma ile hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinde borçlanma talebinde bulunan kadının talep tarihinde sigortalı olması koşulunun yer aldığı ancak doğum tarihinden önce sigortalı olması gerektiğine ilişkin bir ibare olmadığı, amaç bu olsa idi madde metninde açıkça bu hususun belirtilmesinin mümkün olduğu, ayrıca maddede yer alan “borçlanılan gün kadar geriye götürülme” ifadesinin sigortalılık öncesi dönemlerin borçlanılma imkanını açıkça gösterdiği gerekçesiyle davacının borçlanma talebinin her doğum için altı ay olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkeme önceki gerekçesini tekrarlamak suretiyle ilk kararda direnmiştir. Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmektedir. I- Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede; Yerel mahkemece verilen kısmen kabul kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazları Özel Dairece reddedildiğinden, davacının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. II- Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizine gelince; önüne gelen uyuşmazlık, doğuma dayalı borçlanma hakkının sigortalılık başlangıç tarihinden önceki doğumlar yönünden de kullanılıp kullanılamayacağı, diğer bir ifade ile borçlanma hakkı için doğum öncesinde sigortalı olmasının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun tarih 5754 Sayılı Kanunun 67. maddesiyle Değişik 41/1-a maddesidir. 5510 Sayılı Kanunun, “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı, 41. maddesinde “… Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; a- Değişik md. Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, b- Er veya erbaş olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri, c- 4 üncü maddenin 1. fıkrasının c bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri, d- Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri, e- Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri, f- Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri, g- Grev ve lokavtta geçen süreleri tarihli ve 5754 Sayılı Kanunun 67 nci maddesiyle; bu arada yer alan “ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. , h- Hekimlerin fahri asistanlıkta geçen süreleri, ı- Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri, i- Ek md. Bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 Sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır. Ek cümle md. i bendi kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş bu sürelere ilişkin borçlanma tutarı % 20 oranı üzerinden hesaplanır. Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir. Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır. Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından; a- Birinci fıkranın a , b , d , e , f , g ve h bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4. maddenin 1. fıkrasının ilgili bendine göre, b- Değişik md. Birinci fıkranın c ve ı bentleri gereği borçlananlar, 4. maddenin 1. fıkrasının c bendine, i bendine göre borçlananlar ise 4. maddenin 1. fıkrasının a bendine göre, sigortalılık süresi olarak değerlendirilir...” hükmü yer almaktadır. Bilindiği üzere hizmet borçlanması, prim ödemeden geçen sürelere ait primleri sonradan ödemek suretiyle, bu süreleri prim ödeme gün sayısına ve bazen de sigortalılık süresine ekleme olanağı veren bir sosyal sigorta işlemidir. 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesiyle sosyal güvenlik mevzuatımızda daha önce var olan yurtdışı hizmet borçlanması, askerlik borçlanması ile grev ve lokavtta geçen sürelerin borçlanılması haklarına ek olarak getirilen yeni borçlanma haklarından biri de doğuma dayalı borçlanma hakkıdır. Doğuma dayalı borçlanma hakkı 5510 Sayılı Kanunun ilk şeklinde öngörülmemişken 5754 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile maddeye eklenmiştir 26870 . Konuya ilişkin olarak ikincil mevzuata kısaca bakıldığında hizmet borçlanması işlemlerinin usul ve esasları hakkında önce tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tebliğ yayınlandığı ve bunu gün ve 2008/111 Sayılı Genelge’nin takip ettiği; bu arada tarihinde yayımlanan Sosyal Sigortalar İşlemleri Hakkında Yönetmelikte konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş ise de anılan yönetmeliğin halen yürürlükte bulunan ve tarihinde yayımlanan yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığı; öte yandan Kurumca tarihinde Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul Ve Esasları Hakkında bir tebliğ yayımlanarak, gün ve 2010/106 Sayılı Genelge ile 2008/111 Sayılı Genelge’de değişiklikler yapıldığı görülmektedir. 5510 Sayılı Kanunun 41/1, a maddesi metninde 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamına giren kadın sigortalılara doğuma dayalı borçlanma hakkı tanınmıştır. Buna göre 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki sigortalılar doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri borçlanabileceklerdir. 5510 Sayılı Kanunun 41/1,a düzenlemesinde, “a” bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin 2. kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/1, a kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması gerekli sayılmalıdır. Anılan maddede yer verilen borçlanma imkanının, doğrudan ve açıkça sadece 4/1, a maddesi kapsamındaki sigortalılara tanınmış olması, borçlanma talebinde bulunanın doğum tarihinden önce 4/1-a bendi kapsamında çalışması olgusunun arandığını; bunun da doğal olarak doğumdan önce sigortalı olmayı gerektirdiği açıktır. Öte yandan maddenin ancak sigortalı olarak çalışan kadın tarafından kullanılabilecek olan ücretsiz doğum ya da analık izni sürelerine ilişkin olması ve borçlanılacak sürenin doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanması da, bu imkandan yararlanabilmek için doğum öncesi çalışıyor olmanın, yani sigortalılığın zorunlu olduğunu göstermektedir. Konuyla ilgili olarak 5510 Sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 Sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılabilecek sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum sebebiyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bu hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak Devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu… görüşlerine yer verilmiştir. Böylelikle prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Görüldüğü üzere, maddenin amacının doğum yapan kadının çalışamadığı dönemde uzun vadeli sigorta kolları yönünden mağduriyetini gidermek olduğu, “sigortalı kadının” ifadesi ile doğum yapılan dönemde, 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında sigorta kadına çalışamadığı ve prim ödeyemediği sürenin borçlanılması imkanı getirilmek suretiyle madde gerekçesindeki amacın gerçekleştirildiği görülmektedir. Kanun koyucu tarafından bu amaca uygun olarak 41/1-a bendinde doğum borçlanması yapılabilmesi için ön koşul olarak 4/1-a bendi kapsamında sigortalı kadın olması şartının öngörüldüğü, diğer bentlerde ise böyle bir ön koşula yer verilmediği, dolayısıyla kanun koyucunun doğum borçlanmasına ilişkin bentte iradesini “sigortalı olma” ön koşulunu açıkça koyduğu anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamaların ışığında 5510 Sayılı Kanunun 41/1-a maddesi uyarınca doğum sebebiyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup, doğum sebebiyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının sadece 4/1, a kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar sebebiyle borçlanma yapılamayacaktır. Yeri gelmişken 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür” hükmünün, sigortalılık öncesi doğumlar yönünden borçlanma imkanına işaret edip etmediği de irdelenmelidir. Öncelikle anılan fıkranın maddede yer alan tüm borçlanma halleri için uygulanması mümkün değildir, zira fıkra yalnızca sigortalılık öncesini ilgilendiren bir grup borçlanma imkanına yönelik olup, maddenin b ve c bentlerinde yer verilen iki durumda olduğu gibi, doğrudan sigortalılık öncesine ilişkin borçlanma hallerinde uygulanması ve dikkate alınması mümkündür. Ayrıca yasanın açıkça sigortalılık sonrası olması gerektiğini düzenlediği borçlanma imkanları da bulunmaktadır ki, f bendinde yer alan sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri ve g bendindeki grev ve lokavtta geçen süreler bunun açık örneği durumundadır. Bu halde de anılan fıkranın uygulanma imkanının bulunmadığı, dolayısıyla borçlanma halinin sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmesine ilişkin fıkranın maddede düzenlenen her borçlanma halinde uygulanmak üzere düzenlenmediği açıktır. Belirtildiği gibi bu düzenleme, borçlanma imkanlarının tümüne değil, sigortalılık öncesine ilişkin olanlarına yöneliktir ve 4/1-a bendi kapsamında çalışma ve hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmamanın ön şart olarak arandığı doğum borçlanmasına uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. görüşmeler sırasında, 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a maddesine yapılan atfın Kanunun 4/1-b ve c bentlerine tabi olan sigortalıların borçlanma hakkı olmadığının belirtilmesi amacıyla yapıldığı, aksi düşünce halinde kanun koyucunun “çalışıyorken” veya benzeri ifadelere madde metninde yer vermesi gerektiği ve sigortalılık başlangıç tarihinin geriye yürütülmesine imkan tanınması karşısında doğum tarihinden önce sigortalı olma şartına maddede yer verilmediğine ilişkin görüşler ifade edilmiş ise de çoğunluk tarafından yukarda açıklanan gerekçelerle bu görüşe itibar edilmemiştir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, borçlanma talep tarihinde 4/1, a bendi kapsamında tescil edilmiş olmanın yeterli sayılması, doğum öncesi sigortalılık ön şartının aranmaması durumunda, kanun koyucunun bu olanağı sadece tanımış olmasının bir anlamı kalmayacaktır. Zira böyle bir durumda hükümün çok kolay bir şekilde dolanılması, çalışma öncesi doğum sürelerini borçlanmak isteyenlerin çok kısa süreler için a bendi kapsamında tescil olunarak borçlanma yolunun tüm sigortalılara açılması mümkün hale gelecektir. Sonuç olarak, a bendi kapsamında tescil edilmişken yapılan doğumlar sebebiyle çalışılmayan iki yıllık sürelerin -diğer koşulların varlığı halinde- borçlanılabileceği, tescil edilmeden gerçekleşen doğumlar sebebiyle borçlanma yapılamayacağı kabul edilmelidir Öğr. Gör. Dr. E. Özkaraca, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 26/2010, s. 523 vd . Somut olay yukarda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, ilk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ 1- I numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2- Yukarıda II numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY Yerel Mahkeme ile Yüksek 10. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesine göre doğum borçlanması yapabilmek için, önceden 506 Sayılı Yasaya göre tescil edilme koşulu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 5510 Sayılı Yasa, tarihinde yürürlüğe girmiş, 506 Sayılı Kanun bu yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Davanın Yasal dayanağını oluşturan 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin başlığında, “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların” aşağıdaki bentlere göre borçlanabileceği kabul edilmiştir. İlk bakışta borçlanma hükümlerinin, 5510 Sayılı Kanunun yürürlüğünden itibaren sigortalı sayılanlar veya 5510 Sayılı Yasaya göre sigortalılığı devam edenler hakkında uygulanacağı söylenebilir. Ancak, Yasanın geçici 7. maddesi hükmüne göre, “Aylıkların hesabında ve tarihli ve 3201 Sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmaların bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki sürelere ait kazançları, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre değerlendirilir” Madde hükmü, 5510 Sayılı Kanun öncesine ait sürelerin 41. maddeye göre borçlanılabileceğini de kabul etmektedir. Doğum borçlanması 41. maddenin a bendi kapsamına girmektedir. Benttde iki ayrı borçlanmadan söz edilmektedir. Birincisi, Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık süreleri ile ilgilidir. Burada, 4857 Sayılı İş Kanunu veya 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu gibi özel Kanunlardaki süreler kastedilmektedir. İkinci tür borçlanma ile sadece eski 506 Sayılı sigortalılığın devamı niteliğinde olan 5510 Sayılı Kanunun 4/a bendine tabi sigortalılara özgü bir borçlanmadır. Bu cümlede 4/a bendi kapsamında sigortalıktan söz edilmesi, diğer bentlere tabi sigortalıların borçlanamayacağı sadece 4/a sigortalılarının borçlanabileceğinin anlaşılması bakımından kullanılmıştır. Doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre borçlanılabilecektir. Bu süre içerisinde çalışılan, yani sigortalı olunan bir süre varsa, bu sürelerin borçlanılmasında kişinin hukuki yararı bulunmadığından, maddede bu açıklanmıştır. Borçlanabilecek kişinin sigortalı olması gerektiğinden söz edilmesi, hiçbir zaman önceden sigortalı olarak tescil edilmiş olması gerektiği anlamına gelmez. Sigortalı sözcüğü, borçlanacak kişinin 4/a sigortalısı olması gerektiğini amaçlar. Zira 2 yıllık doğum borçlanması sadece 4/a sigortalılarına tanınmış bir haktır. Mutlaka 4/a sigortalısı olarak tescilinin bulunması gerekirse de bu tescilin doğumdan önce yapılması gerektiği söylenemez. Kanun koyucunun aksini akçıkça söylediği hal, f bendinde yer almaktadır. Bu bentte sigortalı iken tutuklanan veya mahkum edilenlerin beraat etmeleri halinde borçlanabileceğini düzenlemiştir. Kanun koyucunun önceden doğum yaptığı halde sonradan sigortaya tescil edilenlere verdiği borçlanma hakkını, açık bir yasal engel bulunmadığı halde engellemek sosyal güvenlik ve adalet ilkelerine açıkça aykırıdır. Öte yandan, 41. maddede yer alan ortak hükümlerde, sigortalılık başlangıcından önceki sürelerin borçlanılması halinde sigortalılık başlangıcının borçlanılan süre kadar geriye götürüleceğinden söz edilmiştir. Yasa koyucu burada da 41. maddenin a bendini ayrık tutmamıştır. Özetle, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin b bendinde, askerlik süresi ile ilgili borçlanma hakkı uygulamasında önceden sigortalı olarak tescili aramamak, a bendindeki doğum borçlanmasında ise önceden sigortalı olarak tescil edilmiş olmayı aramak erkek ve kadın sigortalılar arasında bir ayrımcılıktır. Anayasası ise aksine hüküm içermektedir. Sayın Çoğunluk görüşüne, Yasanın açıkça verdiği hakkı ortadan kaldırdığından katılamıyorum. Gönderen BAYRAM DERECİİlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir. sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
sigortalılık öncesi doğum borçlanması yargıtay kararı